fbpx

DEHB Sıklığı Artıyor

Nörogelişimsel bir bozukluk olan DEHB sıklığı (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) dünya çapında baktığımızda gençlerdeki oran %5 – %7,2, yetişkinlerde %2,5 – %6,7’dir. ABD’deki DEHB’li çocuklar oranlarının ise %8,7 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Yine dünya genelinde DEHB, çocukluk çağında en sık rastlanan zihinsel rahatsızlıklardan biridir.

dehb

Genetik kökenli olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunan DEHB, çocukluk döneminde tanı alınıp ileride de devam edebileceği gibi doğrudan yetişkinlikte de tanı alabilir. Yapılan bir çalışmada yetişkin DEHB’li bireylerin %75 çocukluk çağında tanı almadığı görülmektedir. Yetişkinlikte görülen DEHB’nin ilişkili olduğu madde kullanımına yönelme, işsizlik, ilişkilerde başarısız olma, motorlu araç kazaları, intihar gibi olumsuz sonuçlar mevcuttur. Yetişkin düzeydeki DEHB sadece dikkat ve odaklanma sorunu olarak görülmemelidir. Tedavi olmayan çocuk ve yetişkinlerde çok ciddi işlev kaybına sebep olmaktadır.

World Mental Health Surveys (Dünya Ruh Sağlığı Araştırmaları) 20 ülkede yürüttüğü çalışmasında DEHB’nin yetişkinlerde görülme yüzdesini %2,8 olarak bildirdi, bu oran ayrıca yüksek gelirli ülkelerde daha da yüksekti. Yapılan araştırmalara bakıldığında yetişkin bireylerde DEHB tanısı oranı giderek artmaktadır ancak tanısal oranlar incelendiğinde ırksal/etnik eşitsizlikler (farklı alt kültürlerde halen tanı almamış çok fazla vaka olduğunu göstermektedir) de devam etmektedir. ABD’de yapılan araştırmalarda 1997-2016 yılları arasında DEHB yaygınlığının %6,1’den %10,2’ye yükseldiği bildirilmiştir.

2016 yılı itibarıyla yetişkin bireylerde DEHB tanı oranı %123 artmış ve çocuk ve ergen hastalardaki oranı geçmiş durumda. DEHB’yi bazı açılardan benzersiz bir tanı haline getiren şey, bu tanıya sahip olmanın diğer ruh sağlığı sorunları için her zaman görmediğiniz sosyal faydaları olması olabilir. İnsanlar DEHB teşhisini bir okula ya da işyerine götürebiliyor ve bu nedenle sorumluluklarını azaltabiliyor ya da testler için kolaylık sağlayabiliyor.

İnternet dünyası her ne kadar bilgi birikimimizi arttırmamıza kolayca yardım etse de bilgi kirliliğine de oldukça elverişli bir ortamdır. Yakında zamanda yapılan bir çalışmada Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu içerikli paylaşımların yarısından çoğunun doğru olmadığını veya eksik olduğunu gösteriyor. Bu bilgi kirliliğin tabi ki en önemli nedeni paylaşımların sağlık hizmeti veren bir kişi tarafından yapılmamış olmasıdır. Özellikle gençler, sosyal medya içeriklerinden etkileşim alabilmek için sağlık ile ilgili yaygın konuları kulaktan dolma bilgiler ile sanki gerçek bilgilermiş paylaşıyorlar. Bu da büyük bir bilgi kirliliğine sebep oluyor.

DEHB Sıklığının Artmasındaki Sebepler Neler Olabilir?

İnternet dünyası ve sosyal medya sayesinde DEHB farkındalığında gözle görülür bir artış yaşandı. 2004’ten bu yana Ekim ayı DEHB farkındalık ayı olarak belirleniyor. Hem bu farkındalığın artması hem de DEHB tanı oranlarındaki artışla birlikte internet sorgulamalarında ve internet paylaşımlarında da DEHB’nin giderek popülerlik kazandığını söyleyebiliriz. Sosyal medyada yapılan açıklayıcı içerik paylaşımları ile DEHB’li bireyler diğerlerinin onları daha rahat anlamasını sağlıyor ve sosyal hayata karışma konusunda daha özgüvenli hissediyorlar. Ayrıca bu paylaşımlar ile DEHB farkındalığı kazanan ve tedavi arayışına giren pek çok insan da olmaktadır.

Önceki yıllarda aileler ve öğretmenler tarafından şımarık ve/veya yaramaz olarak görülen çocuklar, günümüzde profesyonel kişilerce DEHB teşhisi alabiliyor bu da doğal olarak DEHB oranlarında artış sağlıyor olabilir. Artık birçok ülkede okul çağındaki çocuklar için DEHB farkındalığı ve yönlendirme artmış durumda. Rehberlik birimlerince okullarda davranışlarında farklılık görülen çocuklar aileler ile işbirliği yaparak profesyonel birimlere yönlendiriliyor.

dehb tanı kriterleri, dikkat eksikliği tanı kriterleri, dsm, icd, tanı nasıl konulur
DEHB sıklığındaki artış aynı zamanda tanı kriterlerinde yapılan değişikliklerle doğrudan ilişkilidir.

İnsanların Covid-19 pandemi sürecinde sosyal ortamlardan uzaklaşması sebebiyle basit işlevlerini yerine getirmekte bile zorlandıkları bir dönem oluştu. Bu basit işlevlere kitap okuma, e-posta yazma ve herhangi bir işlerine konsantre olmak gibi şeyleri örnek verebiliriz. Bu süreçle birlikte insanlarda DEHB teşhisi arama teşvikinin arttığını ve profesyonel destek alma ihtiyacı hissettiklerini söyleyebiliriz.

Tüm bunlar göz önüne alındığında toplumda DEHB sıklığının artışı konusu tartışmalıdır. Çünkü günümüzde DEHB semptomları benzeri durumları yaygın olarak yaşıyor olabiliriz. Örneğin günümüzde yiyeceklerdeki değişiklikler ve maruz kalınan kimyasallar sebebiyle doğum öncesinde gelişimde bozukluk yaşanması; teknolojinin gelişmesiyle oluşan elektronik bağımlılığı ve yoğun çalışma hayatıyla birlikte daha az uyuyor olmamız DEHB benzeri davranış bozukluklarına yol açıyor olabilir.

DEHB Tanı ve Tedavi Oranlarındaki Farklılık

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan ulusal çaptaki bir araştırmaya göre DEHB’li yetişkinlerin yalnızca %11’i tedavi görmektedir. Bu oran düşük olsa da anlaşılabilir tarafları da vardır. Örneğin iş ve özel hayat arasında zaman yönetiminin sıkıntılı olması tedaviye devam edebilme sürecini olumsuz etkilemektedir.

İlginç olan kısım DEHB’de semptomlara sahip olmakla tanı almak arasındaki oranların farklılığıdır. Örneğin 2004-2006 yılları yapılan bir araştırmada siyahi öğrencilerin diğer öğrencilere kıyasla DEHB belirtileri gösterme oranı daha fazlayken tanı oranı daha düşüktü. Toplumsal baskıdan kaynaklı kız çocuklarının oğlanlara kıyasla daha sessiz ve sakin yetiştirilmesi DEHB tanısı alma oranlarını etkiliyor. Yine daha sonradan DEHB’nin dikkat eksikliği kısmına yönelen çalışmalarda kadınların DEHB tanısı alma oranlarında ciddi artışlar gözlemlenmiştir. Bu da bize, toplumda yeterince temsil edilemeyen ve/veya azınlık sayılan gruplardaki tanı alamama ihtimalinin daha da yüksek olduğunu düşündürüyor.

Yaşanılan çevreye ve bölgeye göre de DEHB tanı ve tedavi oranları farklılık gösterebiliyor. Örneğin Norveç’te çocuk ve ergen ruh sağlığı tedavisi ücretsizdir ve dolayısıyla erken yaşta herhangi bir ruhsal hastalığın teşhisine ve tedavisine ulaşmak çok kolaydır. Avrupa’da eğitim sisteminde öğrencilere birebir hizmet veren okul içi birimler yaygındır. Türkiye’de ise her ne kadar hemen her okulda ücretsiz rehberlik birimi olsa da kültürel olarak psikolog veya psikiyatrist ile görüşmek hala bir adımdır.

Yine coğrafi olarak baktığımızda Türkiye’deki eğitim sistemi bireyselden çok akademik başarı odaklıdır. Son yıllarda okula başlama yaşının daha da düşürülmesiyle çocuklarda başarı beklentisi çok erken yaşlarda kazanılmaya başlanmış ve bu sebeple çocukta ‘başarılı olmalıyım ve çok çalışmalıyım’ düşüncesi bir baskı boyutuna evrilmiştir. Müfredatın arttırılması ile bilgi birikimi beklentisinin çoğalması çocuklarda hızlı bir eğitim düşüncesi oluşturmuş ve dikkat bozukluklarına sebep olmuştur.

Son zamanlarda sosyal medya ve hızlı yaşam alışkanlığı da dikkat eksikliğine sebep olabilen bir diğer faktördür. Sosyal medyadaki arkası kesilmeyen yeni trend akımları, fazla kullanıcı-fazla içerik durumu da bireylerde yoğun bilgi akışı ve dolayısıyla dikkat bozuklukları oluşturmaktadır.

Evet günümüzde dikkat eksikliği artıyor. Bu yazıda bu artışın sebeplerini inceledim. Fakat halen altında yatan sebepler halen tam olarak bilinmiyor.

Bu konuda yazdığım diğer yazıları incelemek isterseniz:
https://sefacosgun.com.tr/dikkat-eksikligi-hiperaktivite-dehb-rehber/
https://sefacosgun.com.tr/telefonlar-konsantrasyonu-nasil-etkiler/

Kaynaklar:
https://jamanetwork.com/journals/jamanetworkopen/fullarticle/2753787
https://www.theguardian.com/society/2022/jun/02/tiktok-trends-or-the-pandemic-whats-behind-the-rise-in-adhd-diagnoses
https://ijponline.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13052-023-01456-1
https://www.medscape.com/viewarticle/997211?src=rss&form=fpf

Bir yanıt yazın

Whatsapp'tan yaz
Merhaba 👋
Sorularınız mı Var? Buradan Ulaşın.