Üstün Yetenekli Çocukların Kardeşleri ve Ailenin Rolü

Bir ailede çocuklardan birinin üstün yetenekli kabul edilip diğer kardeşin edilmemesi ebeveynler için ciddi bir zorluktur. Bu farklılık zamanla hem üstün yetenekli (gifted) olarak kabul edilen çocuk hem de diğer çocuk için sorunlar yaratabilir. Bu yazıda ailelerin bu konuda nelere dikkat etmesi gerektiğini bahsedeceğim.

“Herkes dahidir. Ancak bir balığı ağaca tırmanma becerisine göre değerlendirirseniz, tüm hayatı boyunca aptal olduğuna inanarak yaşayacaktır.”
                                                                                                           Albert Einstein

Üstün yetenekli olmak, bir çocuğun yaşıtlarından belirgin bir şekilde farklılaştığı bazı alanlarda öne çıktığı anlamına gelir. Genel olarak, her çocuğun farklı güçlü yanlara sahip olduğu kabul edilirken, son yıllarda, belirli yetenekleri öne çıkan çocukları ‘üstün yetenekli’ olarak tanımlama ve onlara özel kaynaklar sunma fikri önem kazandı. Özellikle, Bilim ve Sanat Merkezleri’nin (BİLSEM) yaygınlaşmasıyla, üstün yetenekli çocukların tanınması ve desteklenmesi daha fazla gündeme geldi. Bu alanda farkındalık arttıkça neredeyse her gün “üstün yetenekli” olarak tanımlanan çocuklarla tanışıyorum. Evet bir aile için oldukça gurur verici olduğunun farkındayım. Fakat bu ödül bazı ailelerin bütün dinamiklerini değiştiriyor. Bazen kaynakların büyük kısmı kardeşlerden “üstün yetenekleri” olan için harcanıyor. Kaynak olarak sadece maddi kaynakları düşünmeyin, ilgi, övgü ve sevgi de “üstün zekalı” çocuğa harcanıyor. Her gün bu kardeşlerle karşılaştıkça “tipik” gelişim gösteren kardeşlerin neler yaşayabileceğini düşünmeye başladım.

Çünkü ailede “tipik” gelişim gösteren kardeşin depresyon, kaygı ve özgüven kaybı nedeniyle zihin sağlığının ciddi oranda risk altında olduğunu düşündüm. Bu sanırım hepimizin aklına gelen ilk şeydi. Taa Habil ile Kabil’den beri.

parlak zekalı, üstün zeka, çocuğum üstün zekalı mı, üstün zeka testi, üstün zeka ve hiperaktivite, üstün zeka ve otizm, üstün zeka ve dehb, bilsem, bilsem sınavı, bilsem zeka testi, üstün yetenekli çocuklar, üstün yetenekli

Fakat çok ciddi bir çalışmada bu sonuçların tam aksi sonuçlar elde edildiğini söylemek isterim (Chamrad 1995). Yaşları 8 ile 13 arasında değişen, bir kardeşin üstün yetenekli olduğu, diğerinin ise üstün yetenekli olmadığı 378 kardeş çifti ile yapılan çalışmada üstün yetenekli bir çocuğun erkek ya da kız kardeşi olmanın aslında bir avantaj olduğu” sonucuna varılmıştır. Bu avantajlardan bazıları, daha büyük bir üstün yetenekli kardeşe sahip olan küçük çocuklarda kaygının azalması, üstün yetenekli çocukların kardeşlerini üstün yetenekli olmayan çocuklara göre daha olumlu görmesi gibi. Çalışmanın yazarları bu sonucu üstün yetenekli kardeşe sahip olmanın kardeşler arasındaki tartışma, rekabet, kıskançlık konuları için hazır bir bahane olarak görmesi olarak değerlendirmiştir. Çalışmada ayrıca, üstün yetenekliliğin etkilerini incelerken aile içi algı ve deneyimlerin dikkate alınmasının önemini vurgulanmakta. Anne ve babanın bu konuyu nasıl değerlendirdiği ve ele aldığı kardeşlerin zihin sağlığı açısından oldukça önemlidir. Bu anlamda ailelerin dikkat etmesi gereken bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.

Her çocukla özel bir konuşma yapın. Her çocuğunuza üstün yetenekli’nin ne anlama geldiği, bunu nasıl değerlendirildiği ve değerlendirme araçlarının herkesin bütün güçlü yanlarını tespit edemediği gerçeğini anlatın. Onlarla, birçoğu testlerle ölçülemeyen güçlü yönleri ve benzersiz yetenekleri hakkında konuşun. Tam olarak oldukları kişi oldukları için onları ne kadar sevdiğinizi ve saygı duyduğunuzu pekiştirin. Son olarak, onlara her bireyin farklı öğrenme ihtiyaçları olduğunu ve sizin görevinizin, üstün yetenekli olsun ya da olmasın, her bir çocuğunuzun kendileri için en uygun eğitimi almasını sağlamak için elinizden gelenin en iyisini yapmak olduğunu söyleyin.

Çocuklarınıza sonuçları sindirmeleri için bir şans verin. Çocuklarınıza bu konuda soru sormak ve konuşmak için müsait olduğunuzu bildirin. Üstün yetenekli etiketi alan çocukların genellikle bu konuda endişeleri vardır (örneğin, fen bilimlerinde çok iyi değilim. Belki de gerçekten üstün yetenekli değilimdir. Bu arkadaşlarımı kaybedeceğim anlamına mı geliyor?). BİLSEM’i geçemeyen çocuklar da bu konuda endişe duyabilir (Bu benim bir ezik olduğum anlamına mı geliyor? Liseyi geçebilecek miyim? Herkes zeki olmadığımı biliyor mu?). Bazı çocuklar hemen bir sürü soru sorar; diğerleri içinse bu tür bilgilerin işlenmesi daha yavaş bir süzülme sürecidir.

Durum hakkında bir aile tartışması yapın. Her çocuğa güçlü yönleri olarak neleri gördüğünüzü söyleyin. Her bireyin kendine özgü güçlü yönleri ve zorlukları olduğu gerçeğini vurgulayın. Üstün yetenekli olarak tanımlanan çocuğun bu etiketin tadını çıkarmasına izin verin.

Çok çeşitli öğrenme seçeneklerini göz önünde bulundurun. Tam zamanlı bir üstün yetenekliler okulu, buna uygun olan çocuk için iyi bir seçenek olabilir, ancak daha da iyi bir seçenek de mevcut olabilir, benzersiz öğrenme ihtiyaçlarını daha fazla hedefleyen eğitim modeli olabilir. Akademik programı hızlandırmanın yanı sıra güçlü olduğu yönleri desteklemek için (özellikle güçlü olunan alanlarda ilerleme) güçlü olunan alanlarda müfredat dışı dersler,projeler, rehberli bağımsız öğrenme, çevrimiçi öğrenme ve çok daha fazlasını düşünün. Bu seçeneklerin çoğu “üstün yetenekli olmayan” ve üstün yetenekli olarak tanımlanan çocuklar için düşünülebilir.

Bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hazırladığı “Üstün Yetenekliler ve Aileleri” rehberi okuyabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

Whatsapp'tan yaz
Merhaba 👋
Sorularınız mı Var? Buradan Ulaşın.