Not: Bu yazı 10 Ekim tarihinde Philippa Perry’nin Guardian’daki “Why do we make the same mistakes as our parents?” yazısının Türkçe’ye tercümesidir.
Çocuklarımıza asla kızmamak veya gücenmemek imkânsız -fakat neden tetiklendiğimizi ve tepkilerimizin kendi çocukluğumuz sırasında öğrenilip öğrenilmediğini sorarak hepimiz kazançlı çıkabiliriz.
İçgüdüsel olarak, biliyoruz ki bir çocuk samimiyete, kabul edilmeye, fiziksel temasa, fiziksel varlığımıza ihtiyaç duyar. Sevgiye ek olarak sınırlar, anlayış ve onaylama, her yaştan insanla oynama, üzgün olduklarında yatışmaları için bir hayli deneyim ve çok fazla ilgi ve zaman olmalı. Peki bunu yapmak neden zor olabilir?
Doğmamış çocuğumuza karşı böyle davranacağımıza söz veriyoruz ama sadece birkaç yıl sonra, büyük ölçüde çileden çıkmış hissediyoruz ve ağzımızdan kendi ebeveynlerimizin kelimelerinin çıktığını duyuyoruz. “Çünkü ben öyle söylüyorum!” ya da her ne dedilerse. Ebeveynlerimiz tarafından bize gösterilen davranışları tekrarlama eğilimindeyiz ve sonra onları kendi çocuğumuzda tekrarlıyoruz. Tabii ki, eğer bu eylemler çocukken bize istendiğimizi, sevildiğimizi ve güveni hissettirdiyse sorun değil. Ama genelde tersini yapmışlardır.
Miras aldığımız şeylerin çoğu farkındalığımızın hemen dışında yer alır. Bu, çocuğumuzun davranışına burada ve şimdi mi tepki verdiğimizi, yoksa tepkilerimizin daha çok geçmişimizde mi kök saldığını bilmemizi zorlaştırır. Kendi geçmiş deneyimlerimizden neyin tetiklendiğini dikkate almadan, duygusal tepkimiz hakkında varsayımda bulunma hatasına düşmek kolaydır. Fakat çocuğunuz yaptığı veya talep ettiği bir şeye karşılık korku hissettiğinizde –ya da dargınlık, hayal kırıklığı, kıskançlık, tiksinti, panik, rahatsızlık, dehşet, korku vb. gibi diğer her zor duygular-, bunu bir uyarı olarak düşünmek iyi bir fikir. Çocuğunuzun ille de yanlış yaptığına dair bir uyarı değil, fakat kendi damarımıza basıldığına dair bir uyarı.
“Çocuğunuzun hissettikleriyle empati kurmak yerine, kısa devre yaparak kızgın, sinirli veya paniklemiş olabilirsiniz”
Çoğu zaman bu örnek şu şekilde işler: çocuğunuzun etrafında kızgınlık veya aşırı yüklü duyguyla tepki gösterdiğinizde bunun nedeni, kendinizi onların yaşındayken hissettiğinizi hissetmekten savunmayı öğrendiğiniz yoldur. Farkında olmadan, onların davranışları sizin kendi geçmişinizdeki çaresizlik, özlem, yalnızlık, kıskançlık ve muhtaçlık duygularınızı tetikleme tehdidinde bulunur ve böylelikle farkına varmadan kolay seçeneği seçeriz: Çocuğunuzun hissettikleriyle empati kurmak yerine, kısa devre yaparak kızgın, sinirli veya paniklemiş olabilirsiniz.
Bazen geçmişten gelen ve yeniden tetiklenen duygular birden fazla nesil öncesine dayanır. Annem oyun oynayan çocukların çığlıklarını rahatsız edici bulurdu. Kendi çocuğum ve arkadaşları kendi aralarında uygun bir şekilde eğlenmelerine rağmen, bir gürültü yaptıklarında benim de bir çeşit alarm durumuna geçtiğimin farkına vardım. Daha da fazlasını ortaya çıkarmak istedim, bu yüzden anneme, çocukken gürültülü bir şekilde oynasaydı başına ne geleceğini sordum. Doğduğunda 50 yaşının üzerinde olan babasının -büyükbabamın- sık sık baş ağrıları yaşadığını ve tüm çocukların evin içinde parmak ucunda dolaşmak zorunda olduğunu aksi halde başlarının belaya gireceğini ve cezalandırılacaklarını söyledi. Bu yüzden ne zaman çocukların dışarıda koşturup dururken çığlık attıklarını duysa, korku hissetti ve anlamsız olsa da, bunu bana aktardı. Sadece umut ediyorum ki bu dinamiğin diğer nesle aktarılmasını durdurmayı başardım.
Belki de zaman zaman çocuğunuza karşı duyduğunuz kızgınlığı itiraf ederseniz, bunun kızgınlık duygularınızı yoğunlaştıracağından ya da bir şekilde daha gerçek kılacağından korkuyorsunuz. Belki zaman zaman çocuğunuza karşı öfkenizin galip geldiğini kabul ederseniz, bunun o öfkeli duyguları güçlendireceğinden ya da bir şekilde daha gerçek kılacağından korktuğunuzu hissedersiniz. Fakat aslında zor duygularımızı kendimize itiraf etmek ve onlar için alternatif bir anlatı bulmak -çocuğumuzu bunlardan sorumlu tutmadığımız- bundan böyle evlatlarımızı zor bir duygusal durumu tetiklediği için suçlamayacağımız anlamına gelir. Eğer bunu yapabilirseniz, çocuğunuz aleyhine olacak şekilde bu duyguya göre hareket etme olasılığınız azalır.
Her zaman nasıl hissettiğinizi açıklayan bir hikâyenin izini süremeyeceksiniz ama bu, olmadığı anlamına gelmez –ve buna tutunmak yardımcı olabilir. Sorunlardan biri, çocukken sizi seven insanların belki sizden her zaman hoşlanmadığını hissetmeniz olabilir. Bazen sizi sıkıcı, fazla çalışkan, hayal kırıklığına uğratan, önemsiz, çileden çıkaran, beceriksiz ya da aptal bulmuş olabilirler. Kendi çocuğunuzun davranışı size bunu hatırlattığında, tetikleniyorsunuz ve sonunda bağırmaya ya da varsayılan olumsuz davranışınız neyse onu yapmaya başlıyorsunuz.
Gezegendeki en kendini bilen kişi değilseniz, çocuğunuza karşı “kaybedeceksiniz”.
Ebeveyn olmanın zor hissettirebileceğine şüphe yok. Bir gecede çocuğunuz 7/24 en zahmetli önceliğiniz haline gelir. Hatta çocuk sahibi olmak, sizi sonunda kendi ebeveynlerinizin neyle uğraşmak zorunda kaldığını fark etmenizi ve belki onları daha fazla takdir etmenizi, onlarla özdeşleşmenizi ya da onlar için daha fazla şefkat hissetmenizi sağlamış olabilir. Fakat kendi çocuğunuzla da özdeşleşmeniz gerekiyor. Bebekken ya da kendi çocuğunuzla aynı yaşlarda bir çocukken neler hissetmiş olabileceğinizi düşünmek için harcayacağınız zaman, bu empatiyi geliştirmenize yardımcı olacaktır. Bu, onları uzaklaştırma isteğinizi tetikleyecek şekilde davrandıklarında onları anlamanıza ve onlarla birlikte hissetmenize yardımcı olacaktır.
18 aylık bir erkek çocuğunu evlat edinen bir danışanım vardı. Oğlu yere yemek düşürdüğü veya yemeğini bıraktığı her seferinde öfkesinin yükseldiğini hissediyordu. Ona çocukken yemeğini düşürseydi veya bıraksaydı başına ne geleceğini sordum. Büyükbabasının bıçağın sapıyla hafifçe parmak eklemlerine vurduğunu ve onu odadan çıkardığını anımsadı. Bu şekilde davranıldığında nasıl hissettiğiyle ilişki kurduktan sonra, yürümeye yeni başlayan bir çocuk olarak kendi kendine şefkat duydu, bu da onun çocuğuna sabır göstermesine yardımcı oldu ve oğlunun daha eğlenceli, daha az korkutucu şekilde daha iyi bir sofra adabını özümsemesine yardım edebildi.
Çocuğunuzun rehberliğe ihtiyacı olduğunda, bunu öfkeli olduğunuzda yaparsanız yararlı olmayacaktır. Sadece öfkenizi deneyimleyecekler ve onlara göstermeniz gerekeni deneyimleyeceklerdir.
Yıllarca psikanaliz almış ve gezegendeki en kendini bilen kişi haline gelmiş bir aziz değilseniz, çocuğunuza karşı kaybedeceksiniz. Sizinle yaşamaktan başka seçenekleri yok –hala size bağımlı oldukları sürece sizi terk etmeyi seçemezler ve bu yüzden korkarım ki siz rahatsız edici, yorgun ya da genel olarak tepesi atmış bir haldeyken onlar epey kolay bir hedeftir. Fakat bu durumda ebeveynlerinizin yapamadığı bir şeyi yapabilirsiniz: tepkinizin sorumluluğunu üstlenebilir ve çocuğunuzdan özür dileyebilirsiniz. Tabii ki en başta sinirlerimize hâkim olsaydık daha iyi olurdu, fakat bunu her zaman yapamayacağız. Özür dilerim demenin gücünü hafife almayın. Bu ayrıca hatalı olmanın aşağılayıcı olması gerekmediğine dair değerli dersi de verir.